Pendik escort sabahları her zaman serin olurdu. Özellikle kış aylarında sahil yolu, yalnız yürüyüşçülerle dolup taşardı. Seda da bu yolda yürümeyi adet edinmişti. Başında gri kapüşonlu montu, kulaklarında küçük bir kulaklık, zihninde ise geçmişin izleriyle birlikte…
28 yaşındaki Seda, İstanbul’un kenar semtlerinde büyümüş bir kadındı. Ailesi kalabalık, yoksul ve suskun bir aileydi. Evde kadınlar fazla konuşmaz, erkekler karar verirdi. Lise yıllarında okumayı çok istese de, babasının “Kız kısmı okusun da ne olacak?” sözüyle okuldan alındı.
Seda’nın evliliği, kendine ait bir hayat kurma hayalinin son noktası olmuştu. Eşi kıskanç, baskıcı ve kontrolcüydü. Yıllarca dışarı çıkmasına seks bile izin verilmedi. Yaşam alanı sadece mutfak ve yatak odasıydı. Sevgi, anlayış, huzur… Hiçbiri yoktu o evde.
Ama Seda bir gün, evdeki rutine sığamayacak kadar sıkıldığını fark etti. Bir sabah, eşi işteyken kapıyı açtı ve yürümeye başladı. Nereye gideceğini bilmiyordu.
O adımlarla Pendik escort Kadın Dayanışma Merkezi’ne ulaştı. İlk gittiğinde konuşmadı. Oturdu, dinledi, gözlemledi. Zamanla oradaki kadınların hikâyelerinde sert seven kendi sesini buldu. Terapilere katıldı, açık öğretime yazıldı. Küçük bir kafede işe girdi. İlk maaşıyla kendine ayakkabı aldı. “Ben seçtim,” dedi, “ilk defa bir şeyi ben seçtim.”
Aylar geçtikçe Seda değişti. Güldü. Konuştu. Kitap okudu.
Bir yanıt yazın