Zeynep, 32 yaşında, İstanbul’un kalabalık semtlerinden birinde büyümüş, yıllarca plazalarda çalıştıktan sonra aniden şehirden uzaklaşma kararı alan götten bir kadındı. Bu karar, ani gibi görünse de aslında yılların yorgunluğunun sonucuydu. Trafik, stres, beton binaların arasında sıkışmış yaşam… Artık nefes almak istiyordu. Ve soluğu, Beykoz’da aldı.
Beykoz escort yüksek tepelerinde, yeşillikler içinde küçük, iki katlı eski bir evi kiraladı. Ev, yokuş bir sokakta, denizi uzaktan gören taş duvarlı bir bahçeye sahipti. İlk gece uyuduğunda, sadece rüzgarın ağaçlarda çıkardığı sesi ve uzaktan gelen vapur düdüğünü duydu. Gözlerini kapattı ve ilk kez uzun zamandır huzurla uyuduğunu fark etti.
Zeynep’in hayatı yavaş yavaş değişmeye başladı. Sabahları erken kalkıyor, sahilde yürüyüş yapıyor, ardından çayını alıp küçük defterine notlar karalıyordu. Yıllardır yapmak istediği ama ertelediği şeyi yapmaya karar verdi: yazmak. İlk başta cesaret edemedi. “Kim okuyacak ki?” diye düşündü. Ama sonra sadece kendisi için yazmaya başladı. Anılar, hayaller, gözlemler…
Bir gün Beykoz Çayırı’nda yürürken, yere oturmuş resim yapan yaşlı bir kadınla tanıştı. Kadın, ona şöyle dedi: “Beykoz’a gelen her insan, burada ya kendini bulur ya da geçmişini affeder.” Zeynep, ikisini birden yaptı. Hem geçmişteki kırgınlıklarını geride bıraktı, hem de kendi sesini buldu.
Zamanla yazdıkları bir dosyaya dönüştü. Beykoz escort ara sokakları, semt pazarındaki insanlar, sahildeki kayıklar, çay bahçelerinde oturan milf yaşlı amcalar… Hepsi öykülerinde yer aldı. Bir arkadaşının yönlendirmesiyle dosyasını bir yayınevine gönderdi. Üç ay sonra cevap geldi: kitabı basılmak isteniyordu.
Zeynep’in hayatı Beykoz’da yeniden başladı. Kitabının adı “Sessizlikte Yankı” oldu. Okuyanlar, hikayelerde kendi yaşamlarından parçalar buldu. Ve Zeynep, her sabah denize karşı çayını içerken içinden sadece tek bir cümle
Bir yanıt yazın