
Merve, 25 yaşındaydı. Kadıköy escort sokaklarını ezbere biliyordu artık. Rıhtım’dan Moda’ya, Bahariye’den Rasimpaşa’ya… Her kaldırım taşı, her duvar yazısı ona bir şey hatırlatıyordu. İnsanlar bu sokaklarda kahve içer, sinemaya gider, gülüşerek yürürken; o, bir gölge gibi geçiyordu yanlarından.
Aslen Sivaslıydı. Liseden mezun olduktan sonra İstanbul’a gelmişti. Okumak, çalışmak, hayat kurmak istemişti. İlk zamanlar hayali bir umutla doluydu. Kadıköy’de bir tekstil atölyesinde işe başladı. Küçük bir odada üç kızla birlikte kalıyordu. Günler, yorgun ama umutlu geçiyordu.
Ama hayat planlara sadık kalmaz. Önce işten çıkarıldı, sonra ev arkadaşı taşındı. Vip kirasını tek başına karşılayamayınca sokaklar ilk kez gerçek anlamda “ev” oldu. Moda’da bir banka oturduğu gece, ne ağladı ne de yardım istedi. Sadece durdu. Çünkü yorulmuştu.
Ertesi gün biri yaklaştı yanına. Kadın, yaşça büyüktü ama gözleri yumuşaktı.
“İstersen kalacak bir yer bulabiliriz,” dedi.
Merve ilk başta anlamadı. Sonra anlamazdan geldi. Ama o gece, başka seçeneği olmadığını gördü.
Zamanla “alıştı.” Kadıköy escort gece gelen telefonlara, aceleyle biten konuşmalara, göz teması kurmamaya… Kendine yabancılaşarak yaşamak bazen, hayatta kalmanın bedeliydi.
Yine bir sabah, Moda sahilinde otururken bir çocuğun denize attığı taşların sesiyle irkildi. Çocuk annesine döndü, “Anne, bu taş boğulmaz değil mi?” diye sordu. Kadın güldü, “Boğulmaz yavrum, su onu taşır.”
Merve, o an bir şeyi fark etti: Kendini taşıyamıyordu. O taş kadar bile hafif hissetmiyordu artık.
O gün, Haydarpaşa Numune’nin karşısındaki bir danışma merkezinin kapısını çaldı. “Ben buradan çıkmak istiyorum,” dedi.
Bir oda, bir yatak, bir destek eli… Zor ama mümkündü.