
Ümraniye escort gece sokakları sessizdi. Sokak lambalarının titrek ışığı, kaldırımdaki su birikintilerinde parlıyordu. O sessizlikte, yirmi üç yaşındaki Elvan, ağır adımlarla yürüyordu. İnce montunun yakasını kaldırmış, başını öne eğmişti. Yorgun bedeni kadar, kalbi de donuktu artık. Hayat, ondan gençliğini çok erken almıştı.
Elvan, Tokat’ın küçük bir kasabasında doğmuştu. Babasını küçük yaşta kaybetmiş, annesiyle götten birlikte zor bir hayat sürmüştü. Annesi hastalanınca, okulu bırakıp çalışmaya başlamıştı. Önce bir tekstil atölyesinde, sonra bir kafede… Ama kazandığı para ne annesinin ilaçlarına ne de kiraya yetiyordu. “İstanbul’a git, orada iş bulursun,” demişti komşuları. Elvan da umutla valizini alıp İstanbul’a gelmişti.
Ama şehir, düşündüğü kadar adil değildi. İş bulamadı, kirayı ödeyemedi, kaldığı evden çıkarıldı. Günlerce sokaklarda dolaştı, aç kaldı. Bir gün tanıştığı bir kadın ona “kolay para kazanabileceği” bir işten söz etti. O an korktu, ama çaresizdi. Annesinin ilaçları bitmişti, telefonda ağlayarak “Kızım, iyi misin?” diyen annesine yalan söyleyemedi. O geceden sonra, hayatı tamamen değişti.
Ümraniye evli escort arka sokaklarında geceleri yürüyen, sabahları kaybolan biri haline geldi. İnsanların fısıltıları, küçümseyen bakışları artık umurunda değildi. Ama içten içe her gün biraz daha eksiliyordu. Bazen aynaya bakıyor, kendini tanıyamıyordu. “Bu ben değilim,” diyordu fısıltıyla.
Bir sabah işten dönerken pazar yerinde yaşlı bir kadının yere düştüğünü gördü. Koşup ateşli esc yardım etti. Kadın, minnetle bakıp “Kızım, gel bir çay içelim,” dedi. Kadının adı Gülsüm Teyze’ydi. Küçük, mütevazı bir evi vardı ama içi sıcacıktı. Elvan ilk defa biriyle yargılanmadan konuştu. Gülsüm Teyze onu dinledi, sonra elini tuttu ve dedi ki:
“Evladım, kimse bir gecede düşmez. Ama kalkmak da bir gecede olur. Yeter ki istersin.”








